Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HER ŞEY HER YERDE AYNI ANDA: BİR VAROLUŞ PROBLEMİ

"Kendi varoluşları problem oluşturan tek yaratıklar biz insanlardır." Irvin Yalom [Güneşe Bakmak, Ölümle Yüzleşmek] Son derece absürt yapısıyla başlayan ve kafaları karıştıran “Her Şey Her Yerde Aynı Anda”, bir aile hikayesi anlatırken aynı zamanda varoluşumuzu sorgulatan son derece eğlenceli ve ilham veren bir film olarak karşımıza çıkıyor. Başlangıçta pek hoşlanmadığım için ilk on dakikasından sonra kapattığım bu filme ikinci bir şans verdiğim içinse son derece memnunum. Yaşamı boyunca gittikçe mutsuzlaştığı bir hayat süren Evelyn’in etrafında şekilleniyor hikaye. Var olan potansiyellerini görebileceği, yaptığı seçimleri gözden geçirebileceği ve kızının tüm bunlardan nasıl etkilendiğini görebileceği bir yolculuk başlayacaktır onun için. Filmin yapısını anlatarak izlememiş kişiler için spoiler vermek istemem. Zira film yapısı itibariyle de son derece kendine has ve bu, filmi iyi yapan özelliklerinin başında geliyor. İlk 15-20 dakika “Ben ne izliyorum ya?” deyip daha so...

SOUL FİLM İNCELEMESİ; YAŞAM YAŞAMAYA DEĞER Mİ?

        Bu yazımda 2020 yapımı ve 2021 Oscar Ödülleri’nin “En İyi Animasyon” kategorisinin kazananı Soul’dan ve buradan hareketle girmek istediğim kendini anlama meselesinden bahsedeceğim sizlere. Şimdiden uyarayım, yazı spoiler içerir  😊       Öncelikle filmle ilgili bazı bilgiler vererek başlamak istiyorum. Baş karakterin ve karakterlerin neredeyse hepsinin siyahi insanlardan oluşması bugüne kadar animasyon dünyasındaki beyaz ırk egemenliğini ortadan kaldırarak ırkçı duruşu yıktı. Her yaştan insanın kendine göre yorumlayıp ilham alabileceği bir film olsa da daha çok yetişkinlere hitap eden bir film olmuş. Gelelim içeriğe…       Joe Gardner, bir müzik öğretmeni. Aynı zamanda delicesine bir caz tutkunu. Fakat bu tutkusunu yeşertebileceği bir fırsatı bir türlü yakalayamamış ve hep bu hayalle yaşamakta. Yarı zamanlı çalıştığı okulda tam zamanlı kadro ve caz seçmelerine katılmak arasındaki yol ayrımında kahramanımız seçimini yapı...

THE LOST DAUGHTER: ANNELİK ÜZERİNE

        Elena Ferrante’nin aynı adlı romanından uyarlanan ve Magie Gyllanhaal’in senarist ve yönetmenliğini üstlendiği, The Lost Daughter (Kayıp Kız), seyirciye kadınlık ve anneliğe dair güçlü bir hikayeyi son derece sakince anlatıyor.       Bir Yunan adasında tatil yapmaya, okuyup yazmaya gelen ve bir profesör olan Leda, huzurlu bir tatile başlar. Kitabını okuduğu, denizde yüzdüğü ve akşamüstü dondurmayla tatlandırdığı tatili çok kalabalık bir ailenin gelişiyle yerini huzursuzluğa bırakır. Aile üyelerinden Nina’nın kızı Elena’nın kayboluşu, Leda’nın Elena’yı bulması ile aile tarafından kahraman haline gelişi ve aile ile Leda’nın bir iletişim inşa etmesiyle film ilerler. Leda zaman içinde Nina ile sessiz bir bağ kuracak, kendisinin yirmi yıl önceki zamanlarını yoğun bir biçimde anımsamaya başlayacaktır. Film de Leda’nın yaşamına dair flashback’ler ve Nina ile olan ilişkisi üzerine kurulmakta.       Başlarda Nina’yı, k...

CAMILLE CLAUDEL: NORMALİN SINIRLARINA HAPSEDİLEN BİR SANATÇI

     1864 yılında Fransa’da varlıklı bir ailenin kızı olarak dünyaya geliyor Camille. Henüz daha çocukken toprağa ve çamura olan merakı, heykeltıraşlığa giden yolun habercisi oluyor. Kızının bu ilgisini görmezden gelemeyen babası, Paris’e taşınarak Camille’in en iyi öğretmenlerden ders alması için ona imkan sağlıyor. Bu sırada annesi ise Camille’in sanata yönelmesini istememekle birlikte onun için farklı planlar yapmaktaydı.       Heykeltıraşlığa dair eğitim aldığı öğretmenlerinden biri ise döneminin en ünlülerinden biri olan Rodin’di. Aralarında ilk görüşte aşkın ötesinde bilgi ve yetenek paylaşımı ile oluşan bir aşk başlamıştı. Bu aşka Rodin’in evliliği de engel değildi üstelik. Camille Rodin’in en gözde öğrencisi hem de taze aşkı olmuştu artık. Ancak bu durum Camille için hayatının trajik kısmının başlangıcı olmaktan başka bir şey olmayacaktı.      Üretken ve deha iki aşıktan çok rakip haline gelir Rodin ve Camille zaman içi...