Gain platformunda 1 Ocak 2021 tarihinde yayınlanmış Terapist dizisi benim radarıma ancak sosyal medyadaki kesitlerini gördüğümde girdi :) Ben de geç olsun güç olmasın diyerek dizinin analizini yapmak üzere karşınızdayım! Şimdiden uyarıyorum; bol bol spoiler içerir :)
Öncelikle diziyi ve dizinin yapısını çok beğendiğimi söyleyerek başlamak isterim. 10-20 dk arasında süren ve 7 bölümden oluşan dizi, yapısı ve senrayosu itibariyle de oldukça sürükleyici. Yani vaktiniz de varsa çok rahat bir oturuşta bitirirsiniz. Tamamı yaklaşık bir film süresi kadar.
Grup Terapisi
Dizi bir grup terapisi seansı ile açılışını yapıyor. Terapistimiz Çetin Bey ve beş benzemez diyebileceğim beş danışanı ile. Burada beş benzemez dememin aslında altı çizilmesi gereken bir yanı var. Çünkü grup terapileri daha homojenik bir yapıda tasarlanır ve ortak bir durumun etrafına örülür. Örneğin ismini sıkça duyduğumuz "Adsız Alkolikler" grubu veya kanser hastaları için tasarlanmış grup terapileri gibi.
Fakat burada gördüğümüz, birbirinden son derece farklı meseleleri olan ve hatta dinamiğin dengeli olmasını engelleyici unsurular görüyoruz. Son derece hassas ve kolayca ağlayabilen biri olan Ayşe'nin yanında narsistik olduğu gün gibi ortada olan Kerem, erkeklerden nefret ettiğini dile getiren ve onları kontrolü altına almanın çok kolay olduğunu düşünen, otostop çekerek tır şoförleriyle birlikte olan Özlem, sadistik davranışlar sergileyen ve öfke kontrolünü sağlayamayan Berna ve son olarak annesinin memesinden kopamamış yetişkin bebek Armağan. Sanırım tek ortak yanları zorlu bir çocukluk, ha bir de insan olmaları :)
Bu gibi grup terapilerinde kişilerin birbirlerinin duygu ve düşüncelerine yorum yapmaları, birbirlerine hakaret etmeleri, birbirlerini aşağılamaları daha en başında grup kuralları gereği yasaktır. Çünkü grubun temel amacı ortak yanlarını açabilmeleri, empati kurabilmeleri, anlayıp anlaşılmaktır. Oysa bizim grupta vur patlasın çal oynasın bir hava görüyoruz :)
Böyle Ayrılık Olmaz
Evet efendim, başlıktan da anlayacağınız üzere böyle ayrılık olmaz. Grup terapisi veya bireysel bir terapi süreci "Bu arada ben ayrılıyorum, sizin bilgilerinizi de başka bir terapiste vereceğim o devam ettirecek". diyerek bitirilmez :) Adabı vardır ayrılığın...
Terapist, çeşitli sebeplerden dolayı grup veya bireysel terapi sürecini sonlandırmak durumunda kalabilir. Tıpkı Çetin Bey gibi. O da eşinin hastalığından dolayı sürece devam edemeyeceğini söylüyor. Fakat burada önemli bir nokta var; sürecin bitişi de grubun içinde veya bireysel seansta konuşulacak bir konu. Çünkü o güne kadar oluşan terapötik ilişkiyi bitiriyoruz veya bu ilişkiye bir ara veriyoruz. Yani burada sürekli veya dönemse bir kopuş söz konusu. Bu ayrılığın ortaya çıkaracağı duygu ve düşüncelerin paylaşılması, genel olarak sürecin tahlilin yapılması; yani ortaya saçılanların derlenip toplanması gerek.
Çetin Bey ise hadi bana eyvallah şeklinde bir bitiş yaparak grup üyelerini hüsrana uğrattı. Hatta belki birini daha çok...
Hayat Sen Planlar Yaparken Başına Gelenlerdir
Çetin Bey grup seansını sonlandırıp eve geldiğinde yerde kan izlerini görür. Yatak odasına gittiğinde ise karısının öldürülmüş olduğunu ve o gün seansta aldığı notun duvara yapıştırıldığını görür. Üstelik notun üzerinde hediye paketi süsü de iliştirilmiştir.
Mesleğine bir süre ara vermeyi planlayan Çetin Bey, şimdi karısını gruptan kimin öldürdüğünü bulmak zorundadır. Polis geldiğinde bulduğu seans notunu delil olarak vermekten vazgeçer ve bu işi kendisi yapmaya karar verir.
Hikayelerin Peşinde İz Sürmek
Çetin Bey bu beş kişinin teker teker seans notlarını incelemeye ve seanslar esnasında söylediklerini hatırlamaya çalışır. Oralarda bir yerde bir iz bulacağına emindir. Bölümler boyunca her danışanın anlatıları ve hikayelerini görmeye başlarız bu esnada. Ve her birinin de Çetin Beyin karısını öldürmek için bir sebebi olabilir gibi görünmektedir. Yani en azından bir süre.
Beş Benzemez: Karakterler
Doktor Kerem: Kerem başarılı bir doktor. Bir ameliyat sırasında hastasının elini kurtaramadığı için hasta yakınları tarafından dava ediliyor. Terapiye de bu noktada başlıyor. Kerem ile ilgili ilk göze çarpan şey küstah, alaycı ve kaba tavırları ve sonradan da teyit edebildiğimiz narsistik kişilik yapısı. Ona göre insan denen varlık mükemmel; çünkü kendisi mükemmel! Hiçbir şeye, hiç kimseye duygusal yaklaşmaz. Cinsellik esnasında ise partnerinin kendi parfümünü sıkmasını ister. Öylesine aşık bu beyefendi kendisine.
Bu günlerde maalesef ortalıkta dolanan ve narsistik kişilik bozukluğunu şeytanlık gibi gösterip onlardan nasıl kurtulabileceğimizi bilmem kaç maddede anlatan içerikler nedeniyle narsisizmin arkasını göremiyoruz. Halbuki narsistik kişilik bozukluğu veya davranış örüntüleri ardında başka bir hikayeyi, başka bir kırılganlığı anlatır bize. Tıpkı Kerem'in hikayesi gibi.
Kerem kendisini mükemmel olarak tanıtsa da terapi sürecinde bu ısrarın altından başka bir gerçek ortaya çıkar. Bir noktada alkolik annesine bakım veren ve çabucak büyümek zorunda kalmış bir çocuk olduğunu öğreniriz. Ne zor, ne yalnız ve ne ilgisiz bir çocukluk geçirdiğini duyarız ondan. Bu, Freud'un öne sürdüğü gibi erken yaşamlarda ebeveyn figürlerinden alınamayan sevgi ve ilgiden kaynaklanan narsistik kırılmaların yetişkinlikte savunma mekanizmaları olarak kendini göstermesinin bir örneğidir. Kerem, alamadığı sevgiyi kendinden çıkarıp tekrar kendine yönelterek var olma çabasına girişmiştir.
Onun küstahlığı, alaycılığı ve duygusal mesafesi; derinlerdeki incinmişliğe karşı geliştirilmiş bir savunmadır. Freud'a göre narsistik yapılarda bu tür savunma mekanizmaları, bireyin öz-değerine yönelik tehditlerden korunmak için geliştirilir. Kerem'in cinsellikte partnerinin kendi parfümünü sıkmasını istemesi de bu narsistik aynalanma ihtiyacının bir göstergesidir. Kendi imgesiyle özdeşleşerek arzu nesnesi yaratma arayışına işaret eder.
Narsisizmin şeytanlaştırılması, psikolojik dünyada bu kişilik yapısının daha iyi anlaşılmasını engeller. Oysa narsistik kişilik bozukluğu bir "kötülük" değil; çoğu zaman derin kırılganlıkları ve travmaları içeren insani bir hikayedir. Bu yüzden terapide yüzeydeki maskeden ziyade altında yatan insani öyküye ulaşmak, iyileşmenin anahtarıdır.
Yetişkin Bebek Armağan: Yetişkin Bebek Armağan: Armağan 7 yaşına kadar meme emmiş, ilkokulda ise annesinin memesi yerine kalemlere geçmiş ve sonrasında annesinin kıyamaması üzerine beslenme çantasında emzikle dolaşmış bir çocuktur. İsme de dikkat çekmek isterim. İsmi de soy ismi de aynı; Armağan Armağan...
Bu gibi hikayelerde genelde annenin çocuğa aşırı bağlılığını görürüz. Çocuğu memeden ayıracak olan annedir ve bunun ortalama olarak sağlıklı süresi 6 ay ile 2 yıl arasıdır (annenin ve bebeğin durumuna göre değişir). Bu süreçten sonra bebeğin anneden ayrışabilmesi için memeden ayrılabilmesi önemlidir.
Fakat belli ki burada öyle olmamış ve hatta anne meme yoksa emzik emsin diyerek bu süreci daha da devam ettirmiş. Bu durumda da Armağan Bey 30-40 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğimiz bir yaşta yetişkin bezi kullanmakta, bunu rahatlatıcı bulmakta ve partnerlerinin ona bebek gibi bez bağlamasını erotik bir eylem olarak görmektedir. Bedenen büyümüş ama zihnen bir yerlerde çocuk kalmıştır.
Sadist Berna: Berna, cinsellik sırasında partnerine karşı sadistik tavırlar sergilemeyi seviyor ve bundan zevk alıyordu. Ancak bir gün, partneri "ağzını burnunu kırana kadar" yaşadığı olay sonrasında hastanelik olmuş ve Berna, grup terapisine dahil olmuştur. Berna'nın hikayesine baktığımızda, çocukluk döneminde, kardeşiyle yaramazlık yaptıklarında banyoya kilitlenip birbirlerine vurmaları istenen bir evde büyüdüğü görülmektedir.
Bu tür deneyimler, şiddetin iç içe geçmesi ve tekrarıyla şekillenebilir. Erken dönemde yaşanan travmalar, bireylerin davranışlarını ve ilişkilerini derinden etkileyebilir; özellikle şiddet, bireyin hem kendisine hem de başkalarına karşı şiddet içeren eğilimler geliştirmesine yol açabilir. Bu, psikolojik olarak şiddetin bir döngüye dönüşmesini açıklar. Yani şiddet, şiddeti doğurur. Berna'nın çocuklukta yaşadığı deneyimler, onun yetişkinlikte partnerine yönelik sadistik davranışlar sergilemesine zemin hazırlamış olabilir.
Otostopçu Özlem: Özlem yol kenarında otostop çekip tır şoförleri ile birlikte olmaktadır. Polisler tarafından fark edilen bu durumdan sonra da grup terapisine başlamıştır. Küçük yaşlarda dedesi tarafından tacize uğrayan Özlem, bu davranışını kontrol edilmektense "kontrol eden" olmaya bağlamaktadır. Erkeklerin kolayca baştan çıkabildiğini görmek ona gücünü hatırlatmaktadır. Artık kimse ona hükmedemeyecektir. Bu bir çeşit savunma olarak Özlem'in geliştirdiği bir davranıştır.
Hassas Ayşe:Ayşe, son derece kırılgan, hassas ve kolayca ağlayan bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Onun hayatı hakkında bildiğimiz tek şey, annesinin ve kardeşinin kaybıdır. Kardeşi, makineye bağlı bir şekilde yaşamını sürdürürken, bir gün elektrikler kesilmiş ve jeneratör çalışmamıştır; bu trajik olay, Ayşe'nin zihninde uzun süre çözülmemiş bir soru olarak kalmıştır.
Ayşe'yi anlamanın yolu, onun söylediklerine dikkatli bir şekilde kulak vermekten geçer. Çetin Bey'in seanslarda Ayşe'nin söylediklerini daha dikkatlice gözden geçirmesi, aslında Ayşe’nin dışarıya gösterdiği kırılganlığın gerisinde, "sürekli ağlayarak ilgi çekmeye çalışan bir çocuk" resmi olduğunu gösteriyor. Ayşe, dışarıya karşı hassas ve kırılgan bir imaj çizerken, bu tavrı bazen ilgi görmek için bir yol olarak kullanıyor olabilir.
Tabii onun hikayesinin ayrıntılarını dizinin ilerleyen bölümlerinde daha net biçimde öğreniyoruz...
Parçalar Birleşiyor
Dizinin son bölümünde grubu tekrar toplanmış halde görüyoruz. Çetin Bey'in amacını biz biliyoruz ama grup pek haberdar görünmüyor. Katilin kim olduğunu bulmayı kafaya koyan Çetin Bey, grup üyelerinin travmatik yaşantılarını kullanarak onları kışkırtmaya ve itiraf ettirmeye niyetleniyor.
Burada altını kalıııııııııııınca bir çizmemiz gereken bir nokta var. GERÇEKTE BÖYLE BİR ŞEY MÜMKÜN DEĞİLDİR. Hiçbir terapist sebebi ne olursa olsun bireysel danışanlarına veya grup danışanlarına bu şekilde davranamaz. Yaşana durum gerçekten çok acı ve çok zorlayıcı olsa da Çetin Bey'in bu tavrının son derece yanlış olduğunu söylemek gerek.
Çetin Bey son olarak odağını tekrar topladığında katilin kim olduğu çorap söküğü gibi çözülüyor zihninde. Burada bu kadar da spoiler vermenin haksızlık olduğunu düşündüğüm için heyecanlı kısmını dizinin kendisinde bırakmayı uygun gördüm :)
Fakat sonuna ilişkin bir parça yorum yapmak isterim...
Kim olduğunu bulmak o koca NEDEN sorusunu hafifletebildi. Ama gerçeğin açığa çıkması öteki gerçeğin, yani karısının ölümü gerçeğini değiştirmedi. Şimdi Çetin Bey'in önünde yaşayacağı bir yas var...
Bir sonraki yazıda görüşürüz :)
Su Demirkol
Yorumlar
Yorum Gönder